4 Ekim 2016 Salı

En sevdiğim yaz mevsimi…

  Evet en sevdiğim yaz mevsimi. Bütün yazım bu kadar desem de olur sanırım.Çünkü aklımdaki her şeyi sadece bu dört kelime anlatıyor.Sağına soluna başka hiçbir şey koymaya gerek yokmuş gibi.Erkenden doğan güneş,açık pencereden gelen havanın esintisi,dışarıda hayatın akışını dinlemek…Uyanırken capcanlı günlere uyanmak.Ve sımsıcak. Evet benim için asıl anahtar kelime bu sanırım. Sıcak!

Neden gelir sonbahar?Eylül çoktan geçti ve yağmurlar kendini gösterdi.Yağmur...Toprakla birleşiminden çıkan o eşsiz koku..Ama sıcaklığını giderek kaybeden günler.İnsanoğlunun bu boşluğu başka şeylerle kapatma arayışları,başaramayışları,hissizleşen ruhlar ve bir dolu ruhsuz bedenler.

Doğaya gelmeden benim içime geldi sanırım bu kış.Üzülüyorum işte ne yapayım. Ekvatora taşınma şansım olmadığı için sanırım bu ruh halim.Umarım bu ayları da yazın olduğu gibi(yani maalesef yazın olduğu gibi) çok çabuk atlatırız.Çünkü olmuyor.Kışın vakit geçmiyor.Sanki aylar değil yıllar geçiyor benim bedenimden.Hastalıklar da cabası.Neyse biraz olumsuz gidiyorum fark ettim.

Bu mevsimi sevenler için güzel tarafları da var tabii.Bol yağmurla gelen bereket,kar ile gelen eşsiz güzellikteki manzaralar,mikroplardan arınalım muhabbetleri,kar tatilleri,yeni yıl nidaları vs. vs.
O zaman herkese sevdiği mevsimin tadını çıkarması dileğiyle güzel günlere…