Evet en sevdiğim yaz mevsimi. Bütün yazım bu kadar desem de
olur sanırım.Çünkü aklımdaki her şeyi sadece bu dört kelime anlatıyor.Sağına
soluna başka hiçbir şey koymaya gerek yokmuş gibi.Erkenden doğan güneş,açık
pencereden gelen havanın esintisi,dışarıda hayatın akışını dinlemek…Uyanırken
capcanlı günlere uyanmak.Ve sımsıcak. Evet benim için asıl anahtar kelime bu
sanırım. Sıcak!
Neden gelir sonbahar?Eylül çoktan geçti ve yağmurlar kendini
gösterdi.Yağmur...Toprakla birleşiminden çıkan o eşsiz koku..Ama
sıcaklığını giderek kaybeden günler.İnsanoğlunun bu boşluğu başka şeylerle
kapatma arayışları,başaramayışları,hissizleşen ruhlar ve bir dolu ruhsuz
bedenler.
Doğaya gelmeden benim içime geldi sanırım bu kış.Üzülüyorum
işte ne yapayım. Ekvatora taşınma şansım olmadığı için sanırım bu ruh halim.Umarım
bu ayları da yazın olduğu gibi(yani maalesef yazın olduğu gibi) çok çabuk
atlatırız.Çünkü olmuyor.Kışın vakit geçmiyor.Sanki aylar değil yıllar geçiyor
benim bedenimden.Hastalıklar da cabası.Neyse biraz olumsuz gidiyorum fark ettim.
Bu mevsimi sevenler için güzel tarafları da var tabii.Bol
yağmurla gelen bereket,kar ile gelen eşsiz güzellikteki manzaralar,mikroplardan
arınalım muhabbetleri,kar tatilleri,yeni yıl nidaları vs. vs.
O zaman herkese sevdiği mevsimin tadını çıkarması dileğiyle
güzel günlere…